Bundan on yıl önce üniversiteden mezun olup, tekrar İstanbul'a döndüğüm
zaman bizlere verilen hak ile yapmak istediğim tek meslek sözleşmeli
öğretmenlikti. Tabi bürokrasinin süreçlerinden dolayı beklemem gerekiyordu.
Bende beklemek yerine bu boşluğu bir iş ile doldurmalıyım deyip hergün iş
başvurusu yapıyordum.
Bir ay içinde bir çağrı merkezi tarafından mülakata çağırıldım. Mülakatın
olacağı yeri uzun süre aradım. O zamanlar tam bir Mecidiyeköy cahiliydim sanırım
:)
20 kişilik bir grup ile grup mülakatına katılıp, daha sonra birebir
mülakata 3 kişi kaldık. Birebir mülakat başarılı geçti ve bize teklifte
bulundular. Verilen teklifi beğenmeyen iki rakibim kabul etmedi ve ben işe
başlamayı kabul ettim. İşte CMC çağrı merkezi maceram başlamış oldu.
Bir bankanın kredi kartı satış projesinde görev yapacaktım. Yani telefonla
insanlara kredi kartı satacaktım. On yıl önce malesef bu işinizden aileniz bile
utanıyordu. Bunun içinmi okudun sözlerini duymaktan usanmıştım :)
Neyse efendim konuyu dağıtmayayım; eğitimler bitti ve satış yapacağımız
operasyona aldılar bizi. O zaman ki operasyonun ikinci eğitim grubu olarak
başlamıştım. Yani ilk 30 kişi içindeydim. Bunun daha sonra bana gurur kaynağı
olacağını bilmiyordum... Operasyonda müthiş bir uğultu, herkes ayakta ve enerji
dolu, birisi bağırıyor "HAYDİ FERRARİ BUGÜN BU İŞİ BİTİRİYORUZ" ne işi
bitiriyor bunlar, Ferrari kim diyorum içimden. Dememe kalmadan bir ses daha "
HAYDİ RENO, FERRARİ'YE BUGÜN DERSİNİ BİZ VERECEĞİZ" anlayacağınız garip
bir ortam. Ama sıcak, samimi, hareketli, içinde kayboluyorsunuz. Meğer her
takımın bir ismi olurmuş ve o ismin sorumluluğuna göre davranırmış. Renault
ekibinin bir ferdi olarak o zamanki takım liderim Sinan Karakaya ile başladık.
Kendisi adalet değeri çok yüksek olan değerli bir yöneticiydi. Derken, daha
sonra operasyonumuzun proje yöneticisi olduğunu öğrendiğim Tuna Bey ile
tanışıyoruz. Sürekli operasyon içinde ve herkes ile iletişim halinde. Yani
günümüz yeni jenerasyon yöneticileri gibi kapalı kapı odanın içinde vakit
geçirmiyor.
Bu arada Tuna Bey'in odası yok :)) hazır Tuna Bey demişken kendisine kısaca
değinmeliyim.
Tuna Baliç, bir yöneticinin başına gelebilecek en büyük şans. Gerçek bir
lider. Yöneticiliğimde edindiğim tüm deneyimleri aldığım ilk isim. Yirmili
yaşlarınızda çalıştığınız yöneticiden ego yerine başarı odaklılık görüyorsanız,
hırsı doğru kullanmanın insana kazandırdıklarına tanıklık ediyorsanız, hayat
yalnızca işten ibaret değil birde hayat var ve bu hayatı iyi yaşamalısınız
deniliyorsa size, bir saat işi gücü bırakıp hayata dair sizinle konuşuyorsa, 10
kişilik takım lideri kadrosunu bir cümlesi ile harekete geçirip rekor sonuçlar
elde ediyorsanız, sokaklarda meşale yakıp şampanya patlatıyorsanız ve ertesi gün
o başarının sarhoşluğunu atarak başlayabiliyorsanız onunla çalışamayan kişilere
sadece üzülürüm :)
konumuza dönecek olursak;
Bir iş hanının içinde CMC'nin ilk banka projesinde sadece enerjileri ile iş
yapmaya çalışan bir takım düşünün. Bu takımda başarılı işler çıkarsa gelecekte
güzel şeyler olacak bunu biliyorduk. Hergün mesai yapılıyor, hergün geri sayım
yapılıyor, şirketin tamamı bizim projemizle ve satış rakamlarımızla ilgileniyor.
Saat 21:00 ve kafamı çeviriyorum kalite yöneticisi olduğunu öğrendiğim Barış
Bey'in kıyafetine bir kağıt yapıştırılmış ve üzerinde son 50 satış yazılı, bu
şekilde operasyonda dolaşıyor:) Saat 21:30 ve günün hedefi tuttu, alkışlar
EFSANE ekibine. Bahsetmedim değil mi? Evet bu sıradışı ekibin tabi birde ismi
vardı. Adı EFSANE idi. Efsane evine gitmeden önce tekrar yöneticiler
tarafından bir araya toplanır ve marşımız okunurdu.
İNANÇLI GÜÇLÜ AZİMLİYİZ
CMC FİNANSBANK EKİBİYİZ
YENİ BİR GÜNE HAZIR MIYIZ
REKORLAR KIRMAYA HAZIR MIYIZ
KİMİZ BİZ
EFSANEYİZ...
Saat 22:00'da 92 Ş otobüsüne yetişmek için büyük bir hızla çıkıyorum. Eve
varış 23:15... Sabah günün başlama saati 07:00:)) çünkü CMC'de o zaman daha
servis yok...
Bu söylediğime inanmayacaksınız biliyorum ama tamamı olmasa da bu tempodan
şikayetçi olmayan bir grup vardı. İnanın bana. Satış bizim için iş değil bir
oyundu. Bir ay formula yarışcısı gibi kürsüye çıkmak için, bir ay rakipsiz bir
futbolcu gibi kupa kaldırmak için, bir ay başarılı bir siyasetçi gibi seçim
sandığından başarılı çıkmak için satış yapılıyordu..
Ne iyi bir teknolojimiz var, ne iyi şartlara sahibiz. Özetle rakiplerle
yarışacak tek büyük özelliğimiz enerjimiz... Bizde bunu kullandık ve satışlarda
rekor kırarak yaptığımız işe bağlılığımızı çalıştığımız bankaya göstermeye
çalıştık. İnsan çabası teknolojinin gücü ile malesef yarışamaz. Bu sebeple bunu
gören o süreçteki genel müdürümüz Başak Hanım, genel müdür yardımcımız Metin Bey
sistem geçişi için kolları sıvadı. İlk teknoloji değişimi için start verildi.
Testleri bir yıl süren çalışmanın son testlerini şirketin üst düzey yöneticileri
ile beraber çağrı alarak yaptık. Başak Hanım'in kulağında kulaklıkla bizimle
test yapması bu sistemi ayağa kaldırmamız gerektiğinin canlı örneği
gibiydi.
Mutlu olmayan insanın satış yapamayacağını çok iyi biliyorduk, iş yerinde
huzurun ne kadar önemli olduğunu da biliyorduk. Bu sebeple çalışma
arkadaşlarımızın hislerine her zaman önem verdik. Aşağıdaki videoyu izleyin
lütfen. 300 kişiye günün sonunda konuşmaktan bitmiş bir halde iken bile eller
havada tekbir ağızda bir marş okutabiliyorsanız onların kalbine hatta ruhuna
dokunmuşsunuz demektir. Birlikte çalıştığınız kişilerden beklediğiniz sonucu
alamıyorsanız onların kalbine dokunamıyorsunuz demektir.
Bu arada bizim öğretmenlik yalan oldu. Neden mi? Ah benim bu söz vermelerim
yok mu? Buda başka bir yazı konusu olsun :)
O zamanki tüm kadroya ve şimdiki CMC ekibine sevgiler :)
Canım ne güzel anlatmissin. Emeğine sağlık. Şimdilerde o ortami bulmak çok zor. Dedikodu ne? Ayak kaydırma ne? Böyle hesapları yoktu kimsenin. Bana hem iş yaşamına hem hayata dair çok şey öğretti cmc , Tuna bey , sinan bey ve tum arkadaslarim.
YanıtlaSilCanım ne güzel anlatmissin. Emeğine sağlık. Şimdilerde o ortami bulmak çok zor. Dedikodu ne? Ayak kaydırma ne? Böyle hesapları yoktu kimsenin. Bana hem iş yaşamına hem hayata dair çok şey öğretti cmc , Tuna bey , sinan bey ve tum arkadaslarim.
YanıtlaSil